Kürsü
İran’ı kim karıştırıyor?
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından geçtiğimiz haziran ayında açıklanan 1000 sayfa dolayındaki arşiv belgesi, CIA’in 1953’te İran Başbakanı Muhammed Musaddık’ın devrilmesinde oynadığı rolü ilk kez bütün ayrıntılarıyla ortaya koyuyordu. ABD’nin İran siyasetine direkt müdahalesine dair şimdiye kadar bilinen ama resmen teyit edilmeyen bazı noktalar da, böylece açıklığa kavuşmuş oluyordu.
Taha Kılınç - Yeni Şafak
“Ajax Operasyonu” olarak tarihe geçen darbeye giden adımlar, 1951 baÅŸlarında BaÅŸbakan Muhammed Musaddık’ın Ä°ran petrol endüstrisini millileÅŸtirmesiyle baÅŸlamıştı. Suudi Arabistan’da petrol imtiyazını elinde bulunduran Amerikalıların, petrol gelirlerini Araplarla paylaÅŸmasını örnek alan Musaddık, aynı ÅŸeyi Ä°ran’ın petrolünden Ä°ranlılara neredeyse hiç pay vermeyen Ä°ngilizlerden de isteyince ipler gerilmiÅŸti. Musaddık da, anlaÅŸma imkânı bulamayınca, Ä°ran petrollerini millileÅŸtirdiÄŸini duyurmuÅŸtu. SoÄŸuk SavaÅŸ ÅŸartlarında, Ä°ran’ın Sovyetler BirliÄŸi kampına kayacağından endiÅŸelenen Washington ve Londra’nın ortak planıyla Musaddık’ın görevden uzaklaÅŸtırılmasına karar verilmiÅŸti.
15 AÄŸustos 1953’te, ABD’nin Ä°ran’daki uzantılarının kalkıştığı darbe giriÅŸimi Musaddık tarafından haber alınarak bastırıldı. Darbenin planlayıcısı General Fazlullah Zahedî ortalıktan kaybolurken, Åžah Muhammed Rıza Pehlevî de ülkeyi terk ederek Ä°talya’nın baÅŸkenti Roma’ya gitti. Ancak CIA’nın Tahran Åžefi Kermit Roosevelt -kendisi aynı zamanda ABD eski baÅŸkanlarından Theodore Roosevelt’in de torunuydu- kolay vazgeçecek biri deÄŸildi. 18 AÄŸustos’ta, bu kez Tahran dışından tutularak baÅŸkente taşınan yüzlerce paralı göstericinin yarattığı kaos, Musaddık’ın yönetemediÄŸi geniÅŸ çaplı bir anarÅŸi ortamına dönüştü. Sonrasında Musaddık baÅŸbakanlık koltuÄŸundan indirilerek ev hapsine alınırken, Åžah da ülkesine dönerek yeniden tahtına oturdu.
Ä°ranlıların kalbinde ve zihninde derin bir aÅŸağılanma hissine yol açan bu müdahale, birçok tarihçiye göre, 1979’da Åžah’ın devrilmesine yol açan halk ayaklanmasının da baÅŸlangıç noktasıydı. 1953’ten itibaren ülkesini demir yumrukla yöneten, kurduÄŸu istihbarat örgütü SAVAK’la on binlerce Ä°ranlıyı hapsedip öldürten, Ä°ran’ı ABD’ye peÅŸkeÅŸ çekerken halkının da gittikçe fakirleÅŸmesine gözlerini kapayan Åžah, Ä°ranlıların gözünde Musaddık darbesini planlayanların kuklasıydı. Humeyni’nin bir kurtarıcı olarak ortaya çıkmasında ve her kesimin desteÄŸini kazanmasında, bu duygusal arka planın ve ÅŸuuraltının büyük etkisi vardı.
Böylece, yakın geçmiÅŸinde bir ABD komplosuna bir de halk kitlelerinin sahaya indiÄŸi gerçek bir devrim sürecine ÅŸahitlik eden Ä°ran, bugün yeniden sokak eylemleriyle gündemde. Åžu aÅŸamada, olayları “Amerika, Ä°ran’ı da karıştırıyor” ÅŸeklinde özetleyip yaftalamak doÄŸru olmaz, çünkü karşımızda on yılların birikmiÅŸ sorunlarını protesto eden, ekonomik anlamda sefaletten yılmış, siyasi anlamda hayal kırıklığına uÄŸramış bir halk var. ABD ve Ä°srail’in durumdan nemalanmaya çalışarak, Ä°ran düşmanlıklarını yüksek sesle dile getirmeleri ya da kaosu derinleÅŸtirmek için adım atmaya çalışmaları gayet normal. Hatta açıktan Ä°ran düşmanlığı yaparak, halkın masum tepkilerini terörize etmeye çalıştıkları ve bu ÅŸekilde Ä°ran yönetimini destekleyip güçlendirdikleri bile söylenebilir.
Ä°ran ÅŸu anda en az dört ülkede (Suriye, Irak, Yemen, Lübnan) çatışma/savaÅŸ finanse eden, en az iki ülkede de (Bahreyn, Nijerya) muhalefet örgütleyen bir iktidar tarafından yönetiliyor. “Ä°slam Devrimi” iddiasının hızlı bir ÅŸekilde dar bir Åžii fanatizmine evrildiÄŸi ülkenin bu dışa dönük geniÅŸlemeci politikası, elbette sıradan halka ağır bir ekonomik külfet yüklüyor. Bunun üstüne, gittikçe zenginleÅŸen molla sınıfını, din kisvesi altında özgürlüklerin kısıtlanmasını ve artık ayyuka çıkan yolsuzlukları eklediÄŸimizde, paylarına sadece fakirlik düşen halk kitlelerinin isyan etmesi kaçınılmaz. “Dış mihraklar Ä°ran’da olaylar çıkarıyor” demeden önce, bu iç karartıcı tabloyu hesaba katmakta fayda var.
Herhangi bir Müslüman ülkede ortalık karıştığında, sırf bu durumu kendi lehine çevirmek isteyen dış güçler üzerinden bir okuma yapmak, -moda tabirle- “resmin tamamını” gözden kaçırmamıza yol açabilir. Sosyolojiyi, yerel ÅŸartları ve o ülkenin durumunu göz önüne almadan yapılan ezbere yorumlar, tahminden öteye gidemez. Hele bu ülke, Ä°ran gibi, sevenlerin ezbere sevdiÄŸi sövenlerin de ezbere sövdüğü, hakkında gerçekten çok az ÅŸey bilinen bir ülke ise... OrtadoÄŸu’daki çok unsurlu denklemi aynı anda göz önüne getirip, Ä°ran’ı doÄŸru yere koyabilmek gerekiyor.
“Amerika ve Ä°srail deÄŸiÅŸiklik istiyor, o zaman ÅŸimdiki hal çok güzel” mantığı, Ä°ran konusunda bizi fena halde yanıltabilir. Ä°ran’ı sadece 1953 darbesi örneÄŸinden okumak da bizi yanıltabilir. “Amerika, kendisine karşı olanı devirir” önyargısı, 1979’da Åžah’ın devriliÅŸiyle geçersiz hale geldi çünkü. Åžah, Amerika’nın desteÄŸi arkasındayken ve ABD’ye raÄŸmen devrildi. Demek ki, halk kitlelerinin sokaÄŸa çıkması her zaman “komplo” olmak zorunda deÄŸil. Dahası, komplo kelimesini her olay için kullanmanın bizatihi kendisi de bir “komplo” olabilir.
Kaynak: YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.